24 Ocak 2014 Cuma

Kasabamız Okullarına Kırtasiye Yardımı Kampanyası

Kasabamız Okullarına Kırtasiye Yardımı Kampanyası
Kasabamız Okullarına Kırtasiye Yardımı Kampanyası
reklam

 Kasabamız okulları için Türk Kızılayı Iğdır Şubesi tarafından kırtasiye yardımı başlatıldı.

.

Türk Kızılayı Iğdır Şubesi Hizmet Yöneticisi Adayı Zafer Akaras’ın girişimleriyle başlatılan kampanyaya ilk destek Melekli.Com’dan geldi.

.


Türk Kızılayı Iğdır Şubesi ve Melekli.Com olarak 10.02.2014 - 14.02.2014 tarihleri arasında gerçekleştirmeyi planladığımız Köy Okulu Projesi kapsamında kasabamızdaki ilkokul-ortaokul öğrencilerine Kızılay’ı tanıtıcı seminer ve ihtiyaç sahibi öğrencilere kırtasiye malzemeleri dağıtımı kapsamında siz değerli hemşehrilerimizin destek ve katkılarını bekler ilginize şimdiden teşekkür ederiz.

.


İletişim için Melekli.Com facebook adresine veya,
 
ZAFER AKARAS’a başvurabilirsiniz. (TÜRK KIZILAYI IĞDIR ŞUBESİ 
GENEL HİZMET YÖNETİCİSİ ADAYI)

Adres: Vatan cd. Şube sk. Yadullah Şen İş Merkezi kat:1 daire:2
Zafer Akaras e-mail: zafer.akaras@kizilay.org.tr
Melekli.Com e-mail: melekli.com@gmail.com
Tel : 0 476 227 73 50
Cep : 0 532 260 02 37

İçinde Acı Barındıran Anılar

Mehmed A. Aksuİçinde Acı Barındıran Anılar

İçinde “acı” barındıran anılar tanıdım. Yorgun yılların ardında çaresiz bakakaldığımız...
Çok çocuk tanımıştım sokaklarda düşe kalka oynamaktan dizleri yara bere içinde. Gazoz kapaklarından kendilerine bir dünya kurmuş, ceplerini misketlerle doldurmuş ama paylaşmayı da öğrenmiş; dostluğu, acıyı mutluluğu.
Anlam veremezdim o zamanlar, annem :”Oğlum hadi artık akşam ezanı okundu” eve gel dediğinde.”Ben namaz kılmıyorum ki” derdim içimden ama hemen koşardım eve. Yıllar sonra anladım o cümleyi, albümlerdeki sararmış fotoğraflara baktığımda. Meğer akşam ezanı okundu diye çağrılmam bütün ailenin akşam yemeğinde sofrada buluşması içinmiş. Meğer birliğimizi tescil etmek içinmiş, gün gelecek o günleri bir daha göremeyeceğimiz bilindiği içinmiş.
Birer birer silindi yüzler beraber akşam yemeği yenen fotoğraflardan. Ailenin çocukları evlenip uçtular yuvadan, ya anneler terk ettiler bu dünyayı ya babalar. Tabii şanslı olan evlerde, diğerlerinde her ikisi birden. Bir ben isyan ettim bozulan kareye bir de mahallenin bakkalı. Öyle ya sakız sattığı çocuklar büyümüş, mahalleyi terk etmiş, ailenin ebeveynleri yaşlanmış kolestrol, şeker, tansiyon derken günde bir kepekli ekmekten başka bir şey almaz olmuştu. Bir de mahalleye kadar gelen süpermarketle yarışamayınca o da yıllardır anılarını biriktirdiği dükkanını kapattı, iş değiştirmek zorunda kaldı. Onun meslek anıları silindi bir kalemde benim çocukluk anılarım.
Oysa ne çok şey kaçırmışız çocuk gözlerle baktığımız dünyadan. Bu şehir hep iyi anıları saklar bize sanırdım, hep güzel anları. Hayatı sadece mutluluktan ibaret sanmışız; siyah önlüğüyle okuldan eve dönen bir çocuğun sevinci gibi. Yalnızca birkaç kilometre öteki fabrikada işçi olan babamıza selam gönderdiğimiz, “uçak babama selam söyle” nidalarını gün gelip hep gülerek hem de özlem anacağımızı hiç bilememişiz. Hiç aklımıza getirmemişiz cebimizde paramız olduğu halde çamurdan yaptığımız oyuncakları bir gün özleyeceğimizi. Çok geç anlayacakmışız fotoğraflarda neden gülümsediğimizi. Beraber fotoğraf çektirmek demek yalnızca fotoğraf makinesine bakmak değilmiş. Meğer şahidiymiş fotoğraflar bir devrin. Gün gelecek olmayacakmış fotoğrafta birlikte poz verdiklerin, olmayacakmış o anlar, o anılar. O yüzden dönüp baktığında hayatın siyah beyaz bir fotoğraf karesi gibi gelecekmiş. Aslında ne derin manalar saklıymış: “Oğlum akşam ezanı okundu artık eve gel” ve “Uçak babama selam söyle” cümlelerinde.
Ve biz o cümlelerdeki derin manayı çok geç anlamışız.
Belki de bu yüzden tanımışız içinde “anı” barındıran acıları…

Mehmed A.Aksu

IĞDIR'IN AL ALMASI - MEHMED A. AKSU

Mehmed A. AksuIĞDIRIN AL ALMASI
Güne uyanır, perdelerimi açar, güneşle beraber karşımda bir gelin gibi süzülen Ağrı Dağına “günaydın” derdim. Denizi olmasa da, ormanı olmasa da Iğdır’ın, acılara direnen gençliğim gibi, baktıkça hayatı hatırlatan, aylarca takkeye benzeyen karı erimeyen, başı dumanlı yüce bir dağı vardı. Ayrılalı çok zaman olmadı ama yalan yok, özledim Ağrı Dağı’nı, Iğdır’ı, garmon sesini, baharda leyleklerin gelişini, dondurma parkını.
Uzak bir Anadolu şehri belki de hepimiz için. Adını Coğrafya kitaplarında “doğunun Çukurova’sı” diye okuduğumuz, eskisi gibi “pamuk cenneti” hali kalmasa da hala mikro klima iklim bölgesi olduğu için pamuk yetiştiğine inandığımız, iklimi sıcak, insanı sıcak,
Kıtlamayla içilen çayı sıcak, muhabbeti sıcak, özlemi sıcak bir yer. Ders kitaplarında hala “Türkiye’nin en az yağış alan yeri” diye geçse de Nisanda, Mayısta yağmurun tozlu yollarını yıkadığı, bayram sabahına uyanan küçük bir çocuktur Iğdır. Doğanların doyduğu, doyanların doğanlardan belki de daha çok sevdiği, giderken gitmek istemeyeceğiniz, dönerken kalmak isteyeceğiniz, yüreğinizde asılı bir damla gözyaşıdır Iğdır.
Bir türlü açılamasa da açılımlar “Azeri”nin “Kürt”le yan yana, omuz omuza, kardeşçe yaşadığı, kız alıp kız verdiği, hasım değil hısım olduğu barışın şehri. Garmon sesinde “Kafkas” oynayabileceğiniz, “şemmame” de halaya duracağınız, türküsü, ağıtı, manisi, ninnisi ile kültürün bileşkesi Iğdır.
Çatışırken mezheplerin etrafında insanlık, sünninin, şafinin, caferinin iç içe huzurla yaşadığı,
“Huzur”u yaşadığı,”Hüseyni” makamda bir matemdir Iğdır. Çarşısında gezerken “Haydar Aliyev” Parkı, “Nahçivan-Tebriz” Pazarı, “Rus” Pazarı levhalarını gördüğünüzde “neredeyim ben” dedirten ama sizi “konak” eden Iğdırlılar sayesinde “evinizde” hissettiren, İran’a, Nahçivan’a, Ermenistan’a açılan kapıdır Iğdır.
Tansiyonunuza ve kolesterolünüze güveniyorsanız lokantalarında “bozbaş aşı”nı yiyebileceğiniz, lavaşınızı taş köfteye banabileceğiniz, sabah aşını, börülceyi, şorvayı tadabileceğiniz, Halil İbrahim Sofrasıdır Iğdır.Bugüne kadar kayısı yememişim dedirten kayısısı, turşusuna,yemeğine,oturtmasına alıştığımız patlıcanın reçeli,türkü olup yürekleri dağlayan “al alması”, yediğinizde tadı yıllarca damağınızda kalan “şalak”ı ile içinize işleyen bir lezzettir Iğdır.
Bir gün yolunuzun mutlaka düşmesi gereken insanların size kapılarını, sofralarını, yüreklerini açacağı, baş köşeye buyur edeceği, dostluğu ve muhabbeti yeniden öğreteceği, şivelerden örnekleri de bulabileceğiniz bir sözlüktür Iğdır.
Bu yazıyı yazarken canlandı gözümde geçtiğim bütün yolları, sokakları,caddeleri, kasabaları, kahvehanelerin kaldırımlardaki masa-sandalyeleri,”toy”ları,dernekleri,cenazeleri, köşe başlarındaki “elma” heykelleri,iki çift kelama çayımızı karıştırdığımız çay bahçesi, yürüdüğüm tozlu yolları,yaylaları,yaylarında koyun sürüleri, kardeşim gibi sevdiğim öğrencilerim, aileleri,komşularım artık mazide kalsalar da arkadaşlarım neler geçti kaba kurgusu yapılmayan bu filmin senaryosundan.Ben bu yazıyı yazarken dilimde hüznümü alevleyen bir türkü:”Iğdırın al ması, yemeye bal alması,yar gelenden sonra,yaremin sağalması,ölürem, Ölürem yar, Yetimem yar yar,ay balam,Ay sevirem yar,sevirem,Yar sevirem yar,yar,yar”
Mehmed A.Aksu

ŞİFALI OTLAR

ANTHRİSCUS NEMOROSA
Yöresel adı: Zire otu
zire otu
[fblike]
Kayalık yamaçlar ve su kenarlarında yetişir. yurdumuzda yayılış gösterir.
Yöresel kullanımı: Tıbbi; meyvelerinden hazırlanan dekoksiyonu gaz söktürücü olarak dahilen kullanılır. Gıda; genç sürgünleri ve yaprakları çiğ olarak veya yoğurt aşına katılarak, gövdesi soyularak yenilir. Turşulara tat vermek amacı ile de kullanılır.
*****************************************************
CHAEROPHYLLUM AUREUM
Yöresel adı: Deli Manda
deli manda
kalın köklüdür. gövdesi noktalıdır ve kayalık bölgelerde yetişir
Yöresel Kullanımı; Gıda: gövdesi soyularak yenir, hayvan yemi olarak da kullanılır
[fblike]
********************************************************
CYMBOCARPUM
Yöresel adı: Aş Otu
kılır
Tek yıllıktır. Iğdır ve Kars yöresinde yetişen nadir bitkilerdendir. İRAN-TURAN elementidir.
Yöresel kullanımı: genç toprak üstü kısımları çorbalara baharat olarak katılır.
[fblike]
*********************************************************
FALCARİA VULGARİS BERNH
Yöresel Adı: Gazayağı
GAZAYAĞI
Kayalık yamaçlarda, otlaklarda ve nadasa bırakılmış tarlalarda rastlanılır.
Yöresel Kullanımı: Gıda; genç yaprakları ile sütaşı pişirilir, tuzla şorağı konulur. Ayran aşına katılır ve yumurta ile kavurularak yenilir.
[fblike]
********************************************************
MALABAİLA DASYANTHA GROSSH
Yöresel Adı: Kelemenkeşir, Kelemkeşir
kelemenkeşir
6-8 Tane braktesi vardır. genellikle tüylüdür. Nadasa bırakılmış tarlalarda yetişir. İRAN-TURAN elementidir.
Yöresel Kullanımı; gövdesi soyularak yenilir, kurutularak saklanılır ve baharat olarak çorbalarda kullanılır, Ayran aşına katılarak pişirilir
*****************************************************

arctium platylepis

Yöresel Adı: Devedabanı
devedabanı
İç brakteleri kanca şeklindedir ve mor renktedir. Dere Kenarlarında bulunur. Öksin elementidir.
Yöresel Kullanımı: Yaprakları iltihaplı yaralar üzerine ezilerek sarılır.iltihap sökücüdür.Dizlerdeki kireçlenmede dize sarılarak bağlanır. Kökü sütle kaynatılarak soğuk algınlığına karşı içilir. Gıda; Kökü ve gövdesi soyularak yenilir
*******************************************************

CARDUUS NUTANS

Yöresel Adı: Eşek Dikeni
EŞEK DİKENİ
Steplerde ve taşlık alanlarda bulunur
Yöresel Kullanımı: Gövdesi soyularak yenilir. hayvan yemi olarak da kullanılabilir
******************************************************

centaurea SALİGNA

Yöresel Adı: HOL OTU
HOL OTU
Endemik bir İRAN-TURAN elementidir
Yöresel Kullanımı: Yaprakları ezilerek haricen kan durdurucu olarak kullanılır
**********************************************************

 capsella bursa-pastoris

Yöresel Adı: Kuşeppeği
kuşeppeği
yaprakları ezilerek kan durdurucu olarak kullanılır. Ayran Aşına katılır ve salata olarak yenilebilir
************************************************************
CONVOLVULACEAE
Yöresel Adı: Dolaşgan
dolaşgan
Nadasa bırakılmış tarlalarda, nehir ve göl kenarlarında bulunur
Yöresel Kullanımı: Tıbbi: toprak üstü kısımları kaynatılarak pişirilir ve mide rahatsızlıklarında yenilir. Gıda: Toprak üstü kısımları ayran aşına katılarak yenilir

TARİHTE MELEKLİ

   

MELEKLİ’YE ERMENİ VE RUS SALDIRISI

       Ayrıca bu rapor Lozan Antlaşmasında Iğdır’ın Türkiye sınırları içinde kalması konusunda büyük önem arz etmiştir.Fakat daha sonra bölgeye gelecek olan ‘Barış Gücü’ adı altındaki 6.000 İngiliz Askerinin silah ve cephanesini Ermeni Ordusuna vereceği tahmin edilememiştir. Temmuz 1919′da Ermeniler Melekli’ye saldırdı. Iğdır halk kuvveti Ermeni milislere karşı koydu ve onları Taşburun’daki mevzilerine geri çekilmeye zorladı. 5 Ağustos 1919′da Ağrı Dağı çevresindeki aşiretlerinde desteğiyle Taşburun çevresindeki Ermeni güçleri yenilip Aras Nehri’nin karşısına geçti. Kasım 1919 yılında İngiliz ve Rus Birliklerinden silah temin ederek tekrar Iğdır üzerine yürüyen Ermeni Birlikleri Iğdır ve Başkent Melekli’yi muhasara altına almıştı.

   IĞDIR’IN GERİ ALINIŞI

Gıda ve Cephane sıkıntısı çeken halk, Doğu Beyazıt’da bulunan Türk Tümeninin Polatlı’ya hareket edeceği dedikodusuna dayanamayarak İran ve Ağrı(Karaköse)’ye doğru milis güçlerin eşliğinde hareket ettiler. Gödekli civarındaki halk ise Erzurum’a doğru yola çıktı.Melekli’de muhasara altında kalan 3.000 civarında sivil halkı Doğu Beyazıt’dan desteğe gelen Celali Aşireti Reisi Broki Hesso Telli(İbrahim Ağa) birlikleri kurtararak Doğu Beyazıt’ta misafir etmiştir .İran’ın Hoy, Makü, Sengerköy ve Kişmiştepe bölgelerinde Kış aylarını geçirmek üzere kamp kuruldu . 1920 İlkbaharında İran’da yerli halkın zulmüne dayanamayan halk geri dönerek Erhacı’da kamp kurmuş, 1920 İlkbaharında saldıran Ermeni birliklerini geri püskürtmüş ve daha sonra gelen TBMM Ordusu ile birlikte Iğdır’a tekrar geri dönmüşlerdir.

Iğdır Milli Cumhuriyeti

Osmanlı Devleti ve Bolşevik Rusya’nın resmi olarak tanıdığı Mavera-i Kafkasya Cumhuriyeti Meclisi tarafından Başkenti Melekli olan, Ali Ekber Tufan’ın kurduğu Iğdır Milli Cumhuriyeti, resmi olarak tanınmış ‘İlk Türk Cumhuriyeti’ unvanı arşiv ve kaynaklarca ispatlanmıştır. Ali Ekber Tufan Vikipedia Link:http://tr.wikipedia.org/wiki/Ali_Ekber_Tufan.
ığdır milli cumhuriyeti, melekli kasabası tarihi, ekber tufan, ığdır aras hükümeti, ığdır milli hükümeti, ekber tufan, talat tufan, ığdır tarihi, dro hikayesi, ekber tufan faliyetleri, ilk türk cumhuriyeti, aras hükümeti melekli, ığdır milli cumhuriyeti, ığdır milli hükümeti,
    Aras Türk Hukümetini ve Cenubi Garb-i Kafkasya Hükumeti kendisinden daha sonra kurulmuş ve iş birliği amaçlı katılım sağlanmıştır. Iğdır Milli Hükumeti Kuvvetleri tarafından Erivan zapt edilmek üzereyken bölgeye gelen İngiliz birlikleri Ermenilere silah yardımında bulunmuş, General Nazarbekov ve Dro son anda kurtulmuşlardır. Azerbaycan’la birleşme aşaması engellenerek Iğdır halkı yüzünü Doğu Beyazıt’ta ki Türk Tümenine çevirmiş ve daha sonra TBMM Ordusu Iğdır’a girmiştir.(General Harbord Raporları sayesinde) Bknz: Bölgeyi yönetimi altına almak isteyen Rusya buraya Ermenilerin yerleşmesini desteklemiş ve Ermeniler’i yerleştirdiği Revan şehrinin adını Erivan olarak değiştirmiştir.
    Ermeniler, Revan Hanlığı’nın toprakları üzerinde yeni Ermeni köyleri kurdular. 1905 yılında Rusya’da çıkan ayaklanma, Çar II. Nikolay’ı meşrutiyet yönetimini ilan ettirmek zorunda bıraktı. Meclise Iğdır çevresinden 2 milletvekili (Ali Ekber Tufan ve Ali Mirza Bey) gitti.1914 yılında I. Dünya Savaşı başladığında Enver Paşa’nın 100.000 kişilik bir orduyla yola çıksa da Sarıkamış Faciası sebebiyle herhangi bir ilerleme kaydedilememiştir.

RUS İHTİLALİ VE IĞDIR MİLLİ CUMHURİYETİ

  1917′de patlak veren Rus İhtilali, Iğdır ve çevresinde bir otorite boşluğu yarattı. Bu boşluktan dolayı Türkler ve Ermeniler anlaşarakMeleklili Ali Ekber Tufan başkanlığında 5 Ermeni ve 5 Türk’ten oluşan Iğdır İcra Komitesi’ni 10 Mayıs 1917′de kurdular. Ermenilerin Mart 1918′de Bakü’ye saldırması üzerine baş gösteren anlaşmazlıklardan ötürü Ermeniler komiteden istifa etti.Hükumet konağı Iğdır merkezinden Melekli’ye taşındı Şu an Iğdır’a bağlı bir belde olan ama o yıllarda bir köy olan Melekli’ye taşınan hükumetin ihtiyaçlarını Kaçardoğanşalı köyünden Abbasoğlu Süleyman ve Iğdırmavalı Meşedi Tüccar Abbas Vurgun karşılıyordu.Başkent Melekli olmak üzere, Tuzluca, Aralık,Şerur, Vedibasar, Zengibasar ve Serdarabad’ı kapasayacak şekilde Iğdır Milli Cumhuriyeti ilan edildi.Başkanlığına Ali Ekber Tufan getirilen bu Cumhuriyet, Osmanlı Devleti Ve Bolşevik Rusya tarafından tanınan Mavera-i Kafkasya Cumhuriyeti (SEYM)Meclisi tarafından tanındı.Bu sebeple Iğdır Cumhuriyeti, ‘Bağımsız İlk Türk Cumhuriyeti’ olmuştur.

  ERMENİ SALDIRILARI VE MELEKLİ KUVVETLERİ

Ermeni milislerin saldırılarının artmaya başlaması üzerine işbirliği halinde olan Iğdır, Melekli; Karakoyunlu, Aralık ve Zengibasar’dan oluşan bir ordu kuruldu. Kafkasya’da Türk Halklarını silahlandırmak adına yapılan gizli Tiflis Türk Kurultayına katılan Ali Ekber Tufan, Iğdır halkı üzerinde oluşan soykırım endişelerini belirterek Mehmed Emin Resulzade’nin yardımlarıyla temin ettiği silahları Iğdır’a ulaştırmıştır.Silahlandırılan Iğdır Milli Cumhuriyeti Kuvvetlerine, Kazım Karabekir’in talep üzerine gönderdiği, içinde Şehit Çankırılı Mehmet Çavuş’unda bulunduğu bir manga eğitim veriyordu. Drastamat Kanayan Liderliğindeki Ermeni milislerin ilk ciddi saldırısı Aralık 1919′da başladı. Bunun üzerine Iğdır’da en kalabalık birliği melekli olmak üzere Vedibasar’dan Abbas Kulu Bey 2000, Tuzluca’dan Şamil Ayrım 300, Aralık’tan Merdanoğlu Kurban Ali,Meşhedi Bilal Toksöz, Ali Abuzeroğlu, Gani Hacı Muharremoğlu, Settar Hasanoğlu 100’er kişi, Muhtar Bey (Amarat’tan)200, Aşiret Kuvvetleri olarak Ağrı Dağı eteklerinden Hamid Güneş 300 Ali Mirza Bey 300, Hacı Mirza Bey’in 150′si atlı olan 1.500 Yardımcı Kuvvet olarak Nahçıvan’dan Kelbi Ali Han 3000 kişilik ordusu Ermenilerle çatışmaya başladı.

Melekli'nin kuruluş Hikayesi

AYDIN AKGÜN ANLATIYOR

aydinakgun

Melekli Köyünün kuruluş hikâyesi
Melekli köyünü bağlı olduğum “Dolabı” kabilesi kurmuştur.
Ailede anlatılanlara göre, Orta Asya’dan Melek isimli dul kadın, ya-
nında Alı (Ali) ve Hasan isimli oğulları, bugünkü Melekli köyünün bulunduğu
yere gelmişlerMelekli çayının kendisine kaynak bulduğu subaşı mevkiinde
bir ev kurup orayı kendilerine mesken edinmişler.
Oğulları uzun boylu olduklarından halk arasında “Uzun Alı” ve “Uzun
Hasan” lâkabıyla tanınmıştılar.
Gel zaman git zaman kadının zürriyeti çoğalmış, köyün adı da onun
ismine atfen “Melekli” olarak bilinir olmuş.
Alı’nın çocuğu olmamış. Hasan’ın Yusuf ve Ramazan isimli iki oğlu
dünyaya gelmiş. Yusuf’un zürriyeti “Yusufoğlulları”, Ramazan’ın zürriyeti de
“Ramazanoğulları” olarak bugüne kadar devam ederek geldi.
Sonraki yıllar başka kabileler de gelip Melekli köyüne yerleşmişler-
dir. Bunların başlıcaları Abıllar, Meytililer, Şıllıxlar, Beycanlar ve Cadkıran-
lar’dır. (“Cad” kelimesi “darı” anlamındadır. Bu aile darı işiyle uğraştığından
bu ismi almıştır.)
Melekli köyündeki kabileler kendi aralarında kız alıp verdikleri için
birbirleriyle bütünleşmiş, tek aile olmuştur. Melekli de yabancı diyebileceğim
tek bir aile vardı: Ona da zaten “garip” lâkabı takılmıştı.
Babam Halfe Kulu Akgün, Dolabı kabilesinin “Yusufoğulları” kolun-
dandır
Çocukluk yıllarımda Melekli mezarlığında çok eski bir taş vardı.
Üzerinde 1071 yılı (Miladi 1655) yazılı mezar taşı Dolabı ailesinden birisine
mensuptu.
KAYNAK:IĞDIR SEVDASI